7. Sahaf Festivali’nin ardından (Beşir AYVAZOĞLU – Zaman)

5 Kasım 2013 14:43 Genel

7. Sahaf Festivali’nin ardından (Beşir AYVAZOĞLU – Zaman)

İstanbul Tepebaşı’nda 30 Eylül’de başlayıp 19 Ekim’de sona eren 7. Sahaf Festivali’ne yolunuz düştü mü, bilmiyorum. Ben ciddi bir soğuk algınlığına rağmen dört defa ziyaret ettim ve raflarda gezinerek işime çok yarayacak bir yığın kitap, risale ve eski dergi buldum.
    Sahaf dükkânlarında geçmiş zamanlara doğru seyahatin ne kadar zevkli ve verimli olduğunu tahmin edemezsiniz. Aradıklarınızdan ziyade aramadığınız halde bulduklarınız heyecan vericidir. Hele bir de bulmaktan ümidinizi kestiğiniz bir kitabı, bir eksik sayıyı, bir fotoğrafı vb. birden bir rafta size gülümserken görürseniz, sevincinize payan olmaz.
    Beyoğlu Belediyesi’nin bu yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı’yla işbirliği yaparak düzenlediği festival, on günlük uzun bayram tatiline ve bayram tatilinin üç-dört gününün yağışlı geçmesine rağmen canlılığından bir şey kaybetmedi. Sahaf dostlarımız, Tepebaşı’nın yağışlı günlerde bile meraklılarla dolup taştığını söylediler. Bu durum, sahaflara, dolayısıyla bilgiye, özellikle geçmişimize yönelik bilgiye giderek artan bir alakanın varlığına işaret ediyor. Ömründe herhangi bir sahaf dükkânına uğramamış olanlar bile, “Burada neler oluyor?” diyerek merak saikıyla uğradıkları festival alanında ilgilerini ve dikkatlerini çeken bir şeylere mutlaka rastlıyor ve sahaf kimdir, ne iş yapar, yaptığı iş neye yarar, anlamaya başlıyorlar. Kitap meraklıları ise, dağınık olarak faaliyet gösteren sahafların çoğunu bir arada bulmuş olmanın tadını çıkarıyor, keyiflerince eşiniyor, keşiflerde bulunuyorlar.
    Sahaflar, bilindiği gibi, aziz dostumuz Nedret İşli’nin gayretiyle ilk defa 2007 yılında Galata Kulesi’nin dibinde buluşmuş, sonraki yıllarda Taksim Gezi Parkı’nı mekân tutmuşlardı; hazinelerini üç yıldır Tepebaşı’nda sergiliyorlar. Ankara sahaflarının da birkaç yıldır ilgi gösterdiği festival giderek daha zengin, daha renkli bir buluşma ortamı haline geliyor. Kendinizi ilim, kültür ve edebiyat dünyasının önemli isimleri ve meşhur kitap kurtlarıyla aynı sahaf raflarını karıştırırken bulabiliyorsunuz.
       Tepebaşı’nın Gezi’ye nazaran daha uygun bir mekân olduğunu düşünenlerdenim. Çünkü otopark problemi yok, ayrıca uzun yıllar burada açılan TÜYAP Kitap Fuarı’nı hatırlattığı için nostaljik duygular da yaşatıyor. Yeri gelmişken 32. TÜYAP Kitap Fuarı’nın 2 Kasım’da Büyükçekmece’deki Fuar ve Kongre Merkezi’nde açılacağını, sahaflara bu fuarda da yer ayrıldığını hatırlatmak isterim.
       Doğrusu ben sahafların büyük Avrupa şehirlerinde olduğu gibi, merkezî bir yerde bir arada sürekli mekân tutmalarını arzuluyorum. Bir zamanlar Beyazıt’taki Sahaflar Çarşısı böyle bir mekândı; ancak İstanbul artık eski İstanbul değil. Büyükşehir Belediyesi yahut Beyoğlu ve Kadıköy Belediyeleri, Avrupa ve Asya yakalarında sahaflara geniş mekânlar tahsis etmeli, kültürümüzün korunup gelecek nesillere aktarılarak devamlılık kazanmasında son derece önemli bir rol üstlenen bu fedakâr insanları fahiş kiralardan kurtararak daha iyi hizmet vermelerini sağlamalıdırlar. Sahaflar, ilim adamlarının, aydınların, gazeteci ve yazarların sık sık buluştukları, haberleştikleri, bilgilerini paylaştıkları sımsıcak mekânlardır. Bunların bir arada bulunmaları, kitaba ulaşmayı ve buluşmayı çok kolaylaştıracaktır.
    Sahaf Festivali’ne yolu düşüp de tadı damağında kalanlar, artık İstanbul’un iki yakasında dağınık olarak faaliyet gösteren sahaf dükkânlarının yollarını öğrenmelidirler. Festival vesilesiyle bir “Sahaflık Özel Sayısı” hazırlayan aylık tarih dergisi Yedikıta, ek olarak çok faydalı bir İstanbul Sahaf kılavuzu ve haritası verdi. Gerçek bir kitap kurdu ve sahaf dostu olan Yusuf Çağlar’ın geçen yılki festivali fotoğraflarla anlattığı, Zaman Kitap tarafından yayımlanan Fotoğraflarla Beyoğlu Sahaf Festivali 2012 adlı nefis kitabını da anmazsam haksızlık etmiş olurum.
    7. Sahaf Festivali’nin başladığı günlerde, güzel bir tevafuk eseri olarak Prof. Dr. İsmail E. Erünsal’ın Osmanlılarda Sahaflık ve Sahaflar adlı kitabı da çıktı. TİMAŞ tarafından yayımlanan kitabını iki büyük sahafa, İbrahim Manav’la merhum İsmail Özdoğan’a ithaf eden İsmail Bey, kitabın hemen başında yer alan “İthaf ve Teşekkür” başlıklı bölümünde İstanbul sahaflarıyla ilgili hatıralarını da anlatıyor.
    İsmail Bey, Osmanlı sahaflığının XVI. asırdan başlayarak yaklaşık dört asırlık tarihini incelediği bu büyük eseri yazarken İstanbul, Bursa ve Edirne’ye ait üç bin civarında mahkeme defterini tarayarak elde ettiği iki yüz civarında sahaf terekesini ve binlerce arşiv belgesini kullanmış. Osmanlı kültüründe sahaflığın yeri, sahafların kitap temin etme süreçleri, ekonomik durumları, müşterileri, kitap fiyatları, kitap müzayedeleri, kitap kültürünün yaygınlaşmasında hattat, müstensih ve mücellitlerin rolleri, yabancılara yapılan kitap satışları gibi konularda bilgi edinmek istiyorsanız, başvurabileceğiniz en önemli kaynak, İsmail Bey’in bu kitabıdır. Sözün özü, Osmanlı entelektüel hayatı hakkında emek mahsulü, eşsiz bir kitap…
    Kitap kurtlarına duyurulur.
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/besir-ayvazoglu/7-sahaf-festivalinin-ardindan_2156114.html#sonYazi
Designed by Şükür Muhacir